20 Eylül 2012 Perşembe

Köroğlu'nun izinde...


Hafta sonu KANGAL TEAM olarak Bolu dağlarındaydık. Köroğlu ve Kıratı aradık, geyikleri kovaladık, göğe yükselen ağaçlara, aslının mı  yansımasının mı daha gerçek olduğu anlaşılamayan göllere, nilüferlere ve bir kandil gibi göğü dolduran yıldızlara  bakıp şaşırdık...

KANGAL TEAM ON THE ROAD

KANGAL 
Benden Selam Olsun Bolu Beyi’ne

Çıkıp Su Dağlara Yaslanmalıdır


Ok Gıcırtısından Kalkan Sesinden


Dağlar Seda Verip Seslenmelidir...






 Önümüzde Dağlar,  Ardımızda Bulutlar..yükseldikçe yaklaşıyoruz bulutlara... Çocuklar gibi şımarıyoruz... Şimdi aradan uzanıp tutacağız birilerini bu pamuk yığınlarının sanki...  


Dev ağaçlara özeniyoruz, uzanırız biz göge buradan işte diyerek, Bolu dağlarını arşınlıyoruz. Sonra Baobaplar geliyor aklımıza...

Dev gövdesiyle Afrika Savanlarından Tanrı'ya  ulaşmaya çalışan ve bir gazap yıldırımı ile Tanrının kendisini terr çeviriverdiği o efsanevi ağaç...utanıyoruz...


Tanrıyı kızdıran Baobap kalakalmıştır çölün ortasında ters yüz.... Sonrasında Küçük Prensin gezegenine filan musallat olur uzun hikaye :) 




Çıktığımız gibi ineceğiz yollardan, göller aşağıda....Yedigöllerin yolları muhteşem... Yani muhteşem bozuklukta ... ve umarım hep oyle kalır...Ne kadar azsak o kadar iyi :))



Kucaklıyor bizi doğa tüm sıcaklığı ve sakinliği ile ... ve sonra o konuşuyor, biz dinliyoruz. 







Hatta o kadar seviyoruz ki fısıldadığı hikayeyi, gece de devam ediyoruz dinlemeye..




Sabah yollar kıvrılarak, inerek, çıkarak nehirleri takip ederek, köyleri yoklayarak götürüyor bizi tekrar...






Huzur'un ne olduğunu anlamış olarak dönüyoruz Köroğlunun dağlarından ve onu hayatımızda bulmayı diliyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder